Hoşgeldin Gerçek Hayat


6. aydan bildiriyorum . Buralar yapış yapış , ıslak ve kirli . 
Ek gıda serüveninin başlamasıyla evin son hali böyle . 
Ruhum mutlu , yorgun ve bazen depresif. 
Dış görünüşüm, hala dizleri 2 kat kabarmış ev pijamasının içinde ve tepede toplanmış dağanık anne topuzu modundan çıkamadı henüz. 
Buna birde + 10 kilo doğum hatırası ekleyelim piliiiiis !!!

Doğum hikayeme kadar olan sevgi pıtırcıklı ,  .... kalp beeeen, pembikli mavikli durumlar kısmını bastırıp ,sevgili oğluma vakti zamanı gelince hediye etmeyi düşünüyorum.
Hatta evde 1 tane de hamile olduğum ilk günden bugüne kadar Ömer 'e itafen itina ile yazılmış bir günlük var. 
(Anneler erken vefat edince bu gibi ayrıntılar çok daha önemli hale geliyor. Benimle beraber çocuğumun geçmişi de göçüp gitmesin bu dünyadan .
Çünkü kalan resimler dışında bir geçmişim ne yazık ki yok. Acaba ben de bebekken böyle şeyler yapar mıydım ? sorusuna cevap vereni olamıyor insanın. 
O yüzden kimsenin - hatta babasının bile - önemsemeyeceği tüm detaylar aslında kayıt altında )

Buradan sonra ise blogda ' Hoşgeldin Gerçek Hayat ' kısmı olacak . Çünkü her köşe başından ''-ce' eeeee !!! '' yapan mikemmel annişkoşlar varken bu konuda benim adım dahi anılamaz !

Doğum muhteşem bir duygu . Eve 3 kişi dönmek... 
Ona canını verecek kadar sevmek .
Uyurken gidip gıdıktan koklamak, onu ısırmamak için ellerini yumruk yapıp dişlerini geçirmek , yani anne olmak en güzel şey ama bir de eş olmak ,ev hanımı olmak, arkadaş olmak , tek başına da bir birey olmak kısmı var ki işte onlar annelikle beraber en bocaladıklarımdan .



Oğlumla vakit geçirmeyi çok seviyorum ama tüm enerjim ona gidiyor. 
Böyle olunca ne ev işlerine , ne kendime bakmaya , ne de etrafa enerjim kalmıyor. 
Uyumayan bir bebeğim var ve ben hala inatla uyku eğitimi kısmına takığım . 
O kadar takığım ki bazen Ömer' in de canını fazlaca sıkıyorum ama sanki düzenli uyku benim rahatlık ve dinlenme biletim gibi geliyor . 
Uyumadığı için günün belli kısmını memnuniyetsiz geçirdiğinden, gereğinden fazla enerji harcamak zorunda kalıyorum bu da yorgun gece uykuları , dayak yemiş gibi sabah uyanmaları demek oluyor. (Birde lanet spinalden yadigar bel ağrılarım var tabiki )

Elbette yaşadığım durum herkes için geçerli değil ama sevdiği adamla dip dibe, bir an olsun sıkılmadan 10 yılı deviren, istediği şeyi istediği zamanda yapma rahatlığına sahip, benim gibi özgür ruhlu bir insandan, bakkala gitmek için bile tam yarım saat düşünen, sonra evden çıkmak için yapması gereken şeyleri gözünde büyütüp , vazgeçip ''amaaaaan onu da yemeyiverelim canııım'' diyen üşengeç ve bezgin bir kadın ortaya çıktı . Ve bu kadın kendini bazen kafese kapatılmış gibi hissediyor. ( Özgür ruhlu derken extrem bir çift değiliz tabii ki , sadece evlenmeden önceki hayatımda 6 yıl kadar ailemden ayrı yaşadım , 4 yıldır da evliyim ve tam 10 yıldır aynı şeyleri yapmaktan keyif aldığım adamın yanında huzur buluyorum ) 
Tabi bu yorgun , boşvermiş , üşengeç ve tüm enerjisini sadece bir noktada tüketen kadın ortaya çıkarken bir dizi depresyonu da beraberinde getirdi. 
Tahammülsüz , asabi ve geçimsiz bir şey çıktı benden, canavarımsı, değişik bir şey .  
En yakın arkadaşlarımın çoğunun çocuksuz ve hatta bekar olması da beni sosyal çevremden hızla uzaklaştırdı . 
Yıllarca her sabah işe gidip, aniden içine düştüğüm 10 aylık ev hanımcılığı da  üzerine tuz biber oldu. ( Bu arada geçen hafta sevdiğimiz çiftlerden birinden bebek beklediğini öğrendik . 
Nasıl sevindim anlatamam !!! )



Kafamı Ömer'den çevirdiğim her an mutsuzluğun eşiğinde buluyorum kendimi. 
Ayda 1 kere mutlaka gerçekleştirdiğimiz anne baba saatlerinde bile yorgunluktan ve üşengeçlikten, hep aynı restauranta gidip yemek yemek de kafamı toparlamaz oldu artık .
Eşimin izin günlerinde yaptığımız alışverişler tek keyfimdi ama onda da aylardır çocuk katından başka bir yere kımıldamadığımızı fark ettik geçen hafta :)

Yoga yapıp biraz gevşemek, azıcık kendimle baş başa kalmak , deniz kenarında yürürken kulaklıkla müzik dinlemek , yine kuaför koltuğunda motive olmak , eski kıyafetlerimin içine girebilmek , hayatıma bir çeki düzen vermek, doğum sonrası yeni bedenime alışıp kendimi tekrar sevebilmek gelecekteki ideallerim arasında yer almakta :) 
1 buçuk aydır sadece hafta sonları part time çalıştığım işime çok şükür ki 15 gün sonra dönüyorum. Eminim ki işe başlayınca hayatımı düzene sokmak çok daha kolay olacak. 
Evlendiğimizden beri''1 ay evde oturamadım.Canım cicim aylarımız vardiyalı işlerde heba oldu gitti '' diye çok yakınmıştım . 
Bu 10 ay da bana bir ömür yetsin artık :)

''Bu durumu yaşayan tek benim, beceremiyorum galiba ! '' şeklindeki yetersizlik hissinden sıyrılıp kafamı kaldırıp gugılladım ki ne göreyim! Çok ciddi bir kesim doğum sonrası alışma süreci olarak adlandırılan 1 yaşa kadar olan sürede yaşadıklarımın pek çoğunu yaşıyor :) 
Bunu bilmek bile terapi gibi geldi ve bir cesaret bende yazayim istedim. 
İlerde okur okur gülerim '' vay arkadaş ne kadar eziklemişim kendimi '' diye :)

Sonuç olarak eskiden olduğu gibi kendime bir yapılacaklar listesi hazırlayıp kendi kendime terapi moduna geçtim . 
İşe döndüğümde Ömer' le düzenli bir şekilde ilgilenecek Meryem ablası ve babaannesi olacak            ( dönüşümlü olarak ) .
Gözüm de arkada kalmayacağına göre kendime biraz vakit ayırabilecek, çalıştığım otelde bir yoga merkezi olmasına şükredip öğle yemeklerinde gevşemeye, kendimle baş başa kalmaya gideceğim :)

Bir sonraki postta umuyorum ki depresyonun kör kuyularından sıyrılıp daha mutlu, huzurlu ruh hallerinden bildiriyor olacağım :)

Sevgiler,


2 yorum:

  1. Boyle emek verip yazmissin alkis tutmadan edemedim👏👏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Seçil'cim :) Yazmak , paylaşmak insanı daha bir rahatlatıyor sanki :)

      Sil