Hayatımız sonunda rayına oturdu. Ömer 1. yaşına basmak üzereyken artık ''olduk biz! '' diyoruz.
İş hayatı , ev hanımlığı , annelik , açıktan öğrencilik, hepsine yetişiyorum. Gece 10 dan önce popomun yer göremeyişine alıştım. Pratiği oturttum . Aynı anda bir kaç işe bulaşıp aynı anda bitirip kendime vakit açmaya başladım :)
Çarşambaları, bakıcısı ile güzel vakit geçiren Ömer tarafından annesine verilen bir tatil günü :)
Bolca gezip kahvemi içiyor, hemde dışarıda yapılması gereken tırı vırı işler varsa onları hallediyorum .
Belki bir dost ile denk gelip biraz özlem gideriyorum, iki lafın belini kırıyorum vs vs :)
Hayat bizim için çok değişti, farklılaştı , anlamlandı ama bazen başımı koyar koymaz horlamaya başladığım omuzda, eskiden huzur bulduğum günleri özlüyorum .
Bunun için bulduğum çözüm ise arada karı-koca baş başa takılmak.
Henüz verimli bir sonuç alamadım . Mesela dün akşam Ömer babaannesinde kaldı ve biz baş başa keyifli vakit geçirmek yerine ölü gibi uyumayı tercih ettik . Bunu da elbet çözeceğiz.
Ömer ve Mustafa nın uyumu beni çok mutlu ediyor. Ne Mustafa ''İşten geldim ben ! Yorgunum !!!'' diye köşeye çekilen bir baba oldu ne de Ömer insanı sıkacak kadar huysuz bir çocuk !
Beraber çok mutlular, onlar 1 mutluyken ben 30-40 kere falan mutlu oluyorum !
Bir de ev işlerine destek olma kısmı var. Eski işinde pek güç bulamazdı kendisinde ama artık Ömer i o yıkıyor mesela çünkü belim çok ağrıyor onu yıkarken .
Ya da çamaşır asarken yardım ediyor ya da sofrayı toplarken vs vs.
Nankörlük edemem bu konuda baya bir şanslıyım !
Ömer'den sonra hayattan öğrendiğim en önemli şey ;
hayatın her dönemi sadece 1 kere yaşanıp hoooop bitiveriyor .
Eskilere takılıp kalmak bugünlerin tadını kaçırıyor. Biz hep bir önceki yaşadığımız dönemi hatırlar ve özleriz .
Eskiye takılınca bugünler anlamını yitirir.
Bir bakmışız zaman uçmuş gitmiş, farklı bir döneme girmişiz bu sefer en son geçirdiğimiz güzel zamanları anarız bolca .
Halbuki ne kadar yanlış .
Okul yıllarını çok özledik , okul sonrası beraber yaşadığımız yılları çok özledik .
İlk evli olduğumuz yılları çok özledik . Askerlik sonrası hayatımıza devam ettiğimiz yılları çok özledik.
Şimdi de çocuk sahibi olmadan önceki zamanı yad ediyoruz. Daha özgür olsaydık , daha çok gezseydik diye ama bu sefer bu güzel günler geçiyor.
Ömer müthiş bir hızla büyüyor. Bundan 1-2 yıl sonra Ömer in bebek olduğu yılları çok özleyeceğiz. Bu geriye dönüş döngüsünden kurtulmalı , anı tüm güzellikleriyle yaşamalı ...
Mesela düşünüyorum da Ömer 2-3 yaşlarında bir cocuk olduğunda onun boğumlarını , yoğurt kokan gıdısını , tombik yanaklarını , poposunu taşıyamayıp sağa sola devirişini, yatak odamıza sinen bebek kokusunu çok özleyeceğim.
Artık anne- baba olayını oturtmasıyla bize iyice bağlandı , bizi görünce yüzünde güller açıyor ya insanın tekrar içine sokası geliyor .
Onun doğduğu güne gidiyorum sürekli , ameliyathaneye tek bedende girip nasıl 2 kişi olarak çıktığımızı , onun ilk ağlamasıyla yanağımızdan süzülmeye başlayan gözyaşlarını ...
Sanki dün gibi ama tam 1 ay sonra 1 yılı bitti bile :(
1. yılın eşiğindeyken 1 tanesi patladı patlayacak şekilde bekleyen tam 4 dişi var evlatceyizimin.
Emeklemek, sıralamak, yüz üstü durup debelenmek falan pek benim asilzade oğluma göre değil. Dimdik oturmayı sever o . Kaka yaparken bile birazcık yan döndüremezsiniz :)
Geç yürüyen ana-babanın tembel oğludur kendileri :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder